Platonik olarak sevdiğiniz birine bakarken gözlerinizde hep bir şüphe olur… Acaba o da size ilgi duyuyor mu? Bu düşünce aşkınızla büyür ve içinizi kemirir. Hatta bazen onu başkasıyla yakın gördüğünüz zaman duygularınız kıskançlığa bile dönüşür.

İşte tam da böyle bir sahne, “Beni adınla çağır” filminin merkezindeydi. André Aciman’ın aynı adlı çok satan romanından uyarlanan film, İtalyan Luca Guadagnino yönetmenliğinde Oscar’a “En iyi Film” dahil 4 dalda aday oldu.

Genç oyuncu Timothée Chalamet‘i yi bu yılın yıldızlarından biri yapan film, cesur hikayesi, görselliği ve müziğiyle dikkat çekiyor.

Yönetmen, 1983 yazında geçen sıradışı bir aşk hikayesini “söylenemeyenler” üzerinden işleterek farklı bir kurgu yaratıyor. Duygusallığın üste çıktığı sahnelerde sonlara doğru mesaj kaygısına yenilse de Chalamet’inin güçlü oyunculuklarıyla ayağa kalkıyor. Filmin güçlü favorilerden dolayı adaylıklarını ödüle çevirmesi zor gözükse de en azından müziği ve görselliğiyle akıllarda kalacağa benziyor.

Call Me By Your Name
8.2
OYUNCULUK
7.7
HİKAYENİN ANLATIMI
8.4
GÖRSELLİK
10Cümle 8.1

YORUMLAR