Bazı filmleri daha iyi anlayabilmek için o kültürün içinden gelmek gerekiyor. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan’ın Mumbai kentinde geçen “Aydınlık Hayallerimiz” den de o etkiyi alıyorsunuz.
Film, kırsal kesimden kente gelmiş iki genç kadının büyük şehir yaşamı, aşk çıkmazları, toplumsal zorlukların yarattığı baskı üzerine yaşadıklarını anlatıyor. Kendilerine ait hayalleri olan bu iki kadın, gelecek korkularını ve kentsel sorunları kalabalık şehrin kaosu içinde deneyimliyor.
Filmin şehir sahneleri karanlık ve depresif bir havada geçerken, kırsal kesimde geçen kısmı ise daha aydınlık ve iç açıcı. Bu karşıtlık yönetmenin anlatımına her alanda yansıyor.
Yarım bırakılmışlık ve tamamlanmayan hikayeler sunan yapımda tematik olaylara çok rastlanmıyor. Bu da filmin izlenebilirliğini düşürüyor.
Cannes Film Festivali’nde büyük jüri ödülü kazanan filmde 38 yaşındaki yönetmen Payal Kapadia’nın kendine has bir anlatım yakalaması filmin çekici yönlerinden. Eleştirmenlerden tam not alan “Aydınlık Hayallerimiz” ödül sezonu öncesi iyi bir festival filmi izlemek adına güzel bir seçenek ancak popüler sinema seviyorsanız sıkılmanız da çok mümkün.